When Harry Met Sally (1989): Bir Yeniden Evlilik Komedisi

When Harry Met Sally, Türkçe adıyla Harry Sally ile Tanışınca, 1989 yılında Rob Reiner’ın yönetmenliğini yaptığı, Nora Ephron’un senaryosunu yazdığı, başrollerinde Billy Cristal ve Meg Ryan’ın yer aldığı 90’lı yıllara damgasını vurmuş bir filmdir. Özellikle romantik komedi türünün tekrardan ayağa kalkmasında önemli bir rolü bulunmaktadır. Diğer romantik komedilere nazaran üstünde daha incelikle düşünülmüş bir senaryoya sahip olan film, günümüzde de romantik komedilerin ilham aldığı filmler arasında yer almaktadır. Nora Ephron’un ilk başarıya ulaşan senaryo denemesi olan film, daha sonra yazarın Sleepless in Seatle (1993), You’ve Got Mail (1999) gibi filmlerle, bu tür için önemli bir figür hâline dönüşmesini sağlamıştır. Yazar ayrıca Cavell’ın yeniden evlilik komedilerini incelediği kitabında yer alan filmlerden biri olan ve türün son örneği olarak yer verdiği Adam’s Rib’in (1949), 1973 yılında televizyon dizisi olarak uyarlanan yine aynı adlı dizisinde de senarist olarak yer almıştır. Ephron’un yer aldığı ilk senaryo grubu olan Adam’s Rib, yazara yeniden evlilik komedileri adına bir ilham kaynağı oldu mu bilinmez ama When Harry Met Sally filmi tür için oldukça güzel bir örnek oluşturmaktadır.

Film, adından da anlaşıldığı gibi Harry karakterinin Sally ile tanışmasıyla başlar. İki karakterimiz de üniversiteyi yeni bitirmiştir ve Chicago’dan New York’a yapacakları araba yolculuğunu ortak arkadaşları olan Harry’nin sevgilisi vasıtasıyla organize etmişlerdir. Yolculuğun başlamasıyla birlikte de karakterlerimiz arasındaki çatışma başlar. İlk çatışma, Casablanca (1942) filmi üzerinden açılır. Sally’e göre, Ingrid Bergman’ın canlandırdığı karakter filmin sonunda uçağa binmekle doğru tercih yapmaktadır, yani Sally karakteri aşksız bir evliliği Kazablanka’da yaşayacağı bir aşka tercih etmekte, Harry ise tam tersini düşünmektedir. İkinci ve filmin ana omurgasını oluşturan tartışma ise Harry’nin ortaya attığı “Erkeklerle kadınlar arkadaş olamaz,” cümlesiyle başlar. Harry’ye göre bir erkek, sevişmek istemeyeceği bir kadınla asla arkadaş olmaz, Sally’e göreyse bu çok saçma bir genellemedir.

Kendileri için işkenceye dönen bu yolculuk nihayet son bulur ve karakterlerimiz bir daha görüşmemek üzere ayrılır. Klasik romantik komedi anlatısının aksine, karakterlerimizin yolları gerçekten ayrılır, fakat beş yıl sonra bir uçak yolculuğunda tekrar karşılaşırlar. Bu yolculuk da tartışmalarla geçer ve tekrar görüşmemek üzere yeniden ayrılırlar. Aradan bir beş yıl daha geçer ve karakterlerimizin yolları tekrar kesişir. Harry karısından daha yeni ayrılmıştır, Sally de erkek arkadaşından. Aradan geçen yılların ardından karakterler bu karşılaşmalarında hoş vakit geçirir ve arkadaş olmaya karar verirler. Filmin devamında gerçekten de arkadaş olurlar, her türlü sırrı paylaşırlar. Fakat bir gece, Harry ile Sally birlikte olur ve yolunda giden her şey son bulur.  Bu gecenin ardından, Harry’nin yataktan kalkar kalkmaz evi terk etmek için hazırlanması Sally’i hayal kırıklığına uğratır. Daha sonra karakterler bu gecenin bir hata olduğunu kabul ederek yollarına devam ederler. Filmin sonunda ise bir yılbaşı akşamında, Harry yaptığı hatayı anlar ve Sally’i evlenmeye ikna eder. Son karede de karakterleri tıpkı film boyunca karşımıza çıkan evli çiftler gibi bu mutlu evlilik hikâyelerini anlatırlarken görürüz.

Film, karakterlerimizin defalarca karşılaşması ve en sonunda arkadaşlıklarını devam ettirmeleri dolayısıyla yeniden evlilik komedisi olarak ele alınabilir. Yapı itibariyle film, Howard Hawks’un 1938 yılında çektiği Bringing Up Baby’e oldukça benzer. Orada da karakterlerin arasında herhangi bir fiili evlilik söz konusu olmasa da defalarca bir araya gelmeleri ve ne yapıyorlarsa birlikte yapmaları, sonrasında bunun bir evlilikle biteceğinin sinyallerinin verilmesi filmi benzer kılan özelliklerdir. Yeniden evlilik komedilerindeki önemli unsurlardan biri karakterlerimizin birlikte geçirdiği vakittir. Karakterler birlikte geçirdikleri vakit sırasında olgunlaşırlar ve bir manada birlikte büyürler. Birlikte büyüme olgusu, film boyunca yaşlı çiftlerin evlilik hikâyelerini izleyiciye anlatmalarıyla da desteklenir.

Filmin tür genelinde diğer önemli noktaları arasında karakterlerimizin olgunluk çağlarında olmaları ve özellikle kadın karakterin, anne veya babasının filmde yer almaması göze çarpmakta. Film, evlilik kurumunu yüceltmek gibi bir kaygısı yokmuş gibi gözükse de -yani bunu karakterlere bizzat söyleterek izleyiciye aktarsa da- bir evlilik kutsaması içerdiği düşünülebilir. Özellikle film bunu ara ara gösterilen yaşlı, evli ve mutlu çiftlerin evlilik hikâyeleriyle gerçekleştirir. Fakat bir yandan filmin ana karakterleri de film boyunca evlenmenin olumsuz yanlarından bahsederler. Özellikle üçüncü karşılaşmalarındaki konuşmalarında. İkili bu konuşmada evliliğin aşkı yok eden bir yanı olduğu yönünde hem fikirdir. Yeniden evlilik komedilerinde de evliliğin hayal kırıklığı yaratan bir yanı olduğu hep belirtilmektedir (Cavell, 2010, s. 45). Fakat When Harry Met Sally filminde, zamanla, evlilik üzerine düşünceler kutsanmaya doğru kayar. 30’lu yıllardaki yeniden evlilik komedilerinde evlilik bir araçken bu filmde evlilik bir amaca dönüşür. Özellikle filmin sonlarına doğru Harry ile Sally’nin birlikte yattıkları geceden hemen önce, Sally’nin açık açık evlenememekten korktuğunu söylemesi buna güzel bir örnek teşkil eder.

When Harry Met Sally’de Kadın Temsili

Yeniden evlilik komedilerinin en karakteristik özelliği, barındırdığı kadın karakterlerdir. Cavell, bu filmlerde yeni bir kadının yaratılmaya çalışıldığını iddia etmektedir. Diğer romantik komedilerin aksine bu filmlerdeki kadınlar başına buyruk, erkek tahakkümüne karşı çıkan, kendi özgürlükleri peşinde koşan karakterlerdir. 1800’lü yılların sonlarında oldukça aktif bir politika izleyen feminist hareketin ikinci kuşak temsilcileri olan bu kitle, o yıllarda düşüşe geçtiği savunulan hareketin nadir temsilcilerindendir.

Bilindiği üzere 68 hareketi dünya üzerinde özgürlükçü politikaların güdülmesi konusunda oldukça etkili olmuştur. Feminizmin de tekrardan yükselişe geçmesi bu yıllara tekabül eder. Bu kuşağın etkisi 90’lı yıllarda da etkisini sürdürmüştür. When Harry Met Sally filmindeki karakterler de 68 kuşağının temsilcileri olarak düşünülebilir. Sally karakteri de, kendi özgürlüğüne düşkün bir birey olarak göze çarpmakta, fakat 30’lu yıllardaki yeniden evlilik komedilerinde gördüğümüz kadın karakterlerden bazı farklar taşımaktadır. Laura Mulvey’in deyişiyle bu filmdeki Sally karakteri erkeğin bakışının bir nesnesi konumundadır (1997). Filmin başında karakterimiz buna karşı çıksa da, zamanla nesne olmayı kabullenir ve bu süreç filmin sonunda tamamlanır. Özellikle üçüncü karşılaşmalarında kitapçıdaki sahnede, Harry tarafından gözlenen Sally, bu bakışı fark etmesine rağmen bundan bir rahatsızlık duymaz.

Filmin başından beri tartıştığı en önemli cümle şudur: “Bir erkek ve kadın arkadaş olamaz.”  Bu sözü söylerken Harry’nin dayanak noktası bir erkeğin sevişmek istemeyeceği bir kadınla arkadaş olamayacağı yönündedir fakat Sally buna karşı çıkar. Çünkü Sally’nin yakın erkek arkadaşları vardır. Fakat Harry, o arkadaşların Sally ile sevişmek istedikleri için onunla arkadaş olduklarını savunur. Eğer Sally de tam tersini iddia etseydi, ortada bir eşitlikten söz edebilirdik ama Sally’nin kadınlar sevişmek istemeyecekleri erkekle arkadaş olmazlar gibi bir savı yok. Yani kadın kimliği, yine domine edilen konumda, erkek ise domine eden taraf.

Kadın, erkek için sadece bir seks objesi ve film de bunu doğruluyor. Sally, her ne kadar bu duruma karşı çıksa da film boyunca zamanla bunu kabul ediyor ve filmin sonunda da dönüşümünü tamamlıyor. Sally evlenilen, Harry ise evlenen kişi oluyor. Yani kadın yine edilgen bir pozisyonda kalıyor ve bundan herhangi bir rahatsızlık duymuyor. Filmin, 30’lu yıllardaki yeniden evlilik komedileri göz önüne alındığında, özellikle yaratılmaya çalışılan yeni kadın temsili açısından oldukça farklı bir noktada pozisyon aldığı söylenebilir. Bu duruma, filmin yapısal olarak benzediği Bringing Up Baby (1938) filminden güzel bir örnek verilebilir. Bringing Up Baby’deki bir sahnede kadın karakterin, erkek karakteri şaşırtıcı bir şekilde tam anlamıyla fiziki olarak kolayca taşıdığı görülmektedir (Cavell, 2010, s. 161). When Harry Met Sally’e döndüğümüzde ise Sally karakteri daha önce Harry ile birlikte taşıdığı Noel ağacını Harry’nin yokluğunda taşırken çok zorlanmakta ve çileden çıkmaktadır. Bu iki sahne birbirlerine benzer gözüken iki filmin, yaratılmaya çalışılan kadın kimliğine dair ne kadar farklı şeyler söylediğinin önemli bir göstergesidir.

Performatif Cinsel Kimlik

Butler toplumsal cinsiyetin performatif olduğunu ve tekerrür eden bir ritüele dönüştüğünü belirtmektedir (2008, s. 20). Filmin belki de feminist olarak nitelendirebileceğimiz tek sahnesi olan, kafedeki orgazm sahnesinde Sally, performatif cinsel kimliğini, bir performansa dönüştürür. Sahnede Harry, kadınlarla yaşadığı tek gecelik ilişkilerini, gece boyunca onları nasıl memnun ettiğini, sabah olunca da nasıl bırakıp gittiğini anlatmaktadır. Sally bunu iğrenç bulur ve belki de kadınların da memnun olmadığını, gece boyunca rol yapmış olabileceklerini belirtir. Harry’e şu sözleri söyler: “Sen kadınlara bir hakaretsin,” Harry, kadınların geçirdikleri geceden memnun kaldıkları konusunda ısrarcıdır. Sally bunun üzerine kafenin orta yerinde, herkesin de duyabileceği bir şekilde orgazm taklidi yapmaya başlar ve gerçekten de kendinden geçer. Harry ise bu durum karşısında oldukça utanır. Bu sahneyi kadının da cinselliğini özgür bir şekilde yaşayabileceği yönünde yorumlamak mümkündür.

Sally sergilediği orgazm performansıyla, erkeklere yaşadıkları özgüvenin kadınlar tarafından bahşedildiğini, aslında erkeğin hiçbir şeyin farkında olmadığını, esas kontrol dümeninde olanın kadınlar olduğunu söylemektedir. Fakat burada yine de kadının orgazm taklidi yapmak zorunda kalışı kadının domine edilen pozisyonunu pekiştirmektedir. Kadın seksten zevk almasa bile zevk almış gibi görünmek istemekte ve bunu sanki elindeki cinsel güçmüş gibi kullanmaktadır. Ama gerçekten kadın kendini erkekle eşit görüyor olsaydı böyle bir performans gereği duymayacaktı. Erkek böyle bir gereksinim duymamakta,  sabah kalkıp hiçbir şey olmamış gibi gidebilmektedir. Bu sahnede de yine kadın cinselliğinin, eril düşünce tarafından şekillendirildiği görülmektedir.

When Harry Met Sally, bir yeniden evlilik komedisi olarak türün hikâye bazlı gerekliliklerini yerine getirmektedir. Ama romantik komedi türüne daha yakın durarak toplumsal cinsiyet ezberlerinin dışına çıkamamaktadır. Eşitlikçi bir yaklaşım içerisinde gözükürken aslında yine eril düşüncenin pekişmesine yardımcı olmaktadır. Filmin başlarında özgürlüğüne düşkün ve rasyonel kararlar alma eğiliminde olan Sally, sonlara gelindiğinde özellikle romantik komedilerde kullanılan klasik kadın temsili çizgisine yaklaşarak eksikliğini bir erkekle evlenerek tamamlar gözükmektedir (Akbulut, 2012, s. 93).

Film boyunca bizlere gösterilen yaşlı çiftler, evlilik kurumunu kutsar niteliktedir. Bu sahnelerde aşkın ve cinselliğin toplumsal olarak nasıl kurgulanmış olduğu ve bizlere sunulduğu görülmektedir.

Film her ne kadar sonuyla tüm söylediklerini boşa çıkarsa da, son kısmına gelene kadar kadın ve erkek arkadaşlığı üzerine söyledikleriyle değerli bir konumu hak etmektedir. Film boyunca yürütülen tartışma oldukça değerli ve genelde romantik komedilerde rastlayamayacağımız türden bir tartışmadır. Bu açıdan bakıldığında yeniden evlilik komedileriyle yakın bir bağı olduğu anlaşılmaktadır. Yine de zamanın gerektirdiği toplumsal geçerlilikler sebebiyle, türün eski örneklerine nazaran daha farklı bir konumdadır ve eşitlikçi olmayan bir duruş sergilemektedir. When Harry Met Sally’nin bir “yeniden evlilik komedisi” olduğu söylenebilir ama bir “eşitlik komedisi” olduğu söylenemez.

Yazının ilk bölümü: https://www.art-his.com/romantik-komedi-ve-yeniden-evlilik-komedisi/

Yazar: Onur Atmacaoğlu

 

Kaynaklar

Akbulut, H. (2012). Yeşilçam’dan Türk Sinemasına Melodramatik İmgeler. İstanbul: Hayalperest

Butler, J. (2014). Cinsiyet Belası Feminizm ve Kimliğin Altüst Edilmesi (B. Ertür, çev.) İstanbul:Metis

Cavell, S. (2010). Mutluluğun Peşinde: Hollywood’un Yeniden Evlilik Komedisi (B. Baş, B. Baş, D.K. Pala, çev.).  İstanbul:Metis

Gön, A. (2016). Küf, Yozgat Blues ve Ben O Değilim’de Performatif Toplumsal Cinsiyet ve Erkeklik. Sinecine, 7(1), s. 9-44.

Hall, S. (2017). Temsil Kültürel Temsiller ve Anlamlandırma Uygulamaları (İ. Dündar, çev.). İstanbul: Pinhan Yayıncılık

Hooks, B. (2014). Feminizm Herkes İçindir (E. Aydın, B. Kurt, Ş. Özgün, A. Yıldırım, çev.). İstanbul: bgst Yayınları

Mulvey, L. (1997). Görsel Haz ve Anlatı Sineması (N. Abisel, çev.)

Orta, N. – Aslı, E. (2017). Filmlerle Üretilen Eril Dünya: Romantik Komedilerle İdealize Edilen Evlilik ve Kadının Konumu. Selçuk İletişim, 2017, 10 (1): 295-319.

Orta, N. (2014). Değiştiren ve Dönüştüren Aşk: Romantik Komedilerde Toplumsal Cinsiyet ve Aşk İlişkisi. Sinecine, 5(2), s. 35-60.

Tangün, M. (2010). Shakespeare, Oyunlarındaki Kadın Karakterlerini Yüceltiyor mu? Yeriyor mu? Dergipark 17, s.18-47

Zizek, S. (2014). Lubitsch. (E. Ünal. çev.). İstanbul: Encore

 

Bir cevap yazın