
- Savaşla Büyüyen Çocuklar: Svetlana Aleksiyeviç’in Son Tanıklar Kitabı - 27 Şubat 2019
- 72. Koğuş: Orhan Kemal’ce “İnsanlık” - 3 Eylül 2018
- Karanlığın Ortasındaki Kadın: Mata Hari ve Casus - 23 Nisan 2018
- Füruğ Ferruhzad: Bu Kadar Zor Mu Olmalı Kadın İçin Yaşamak? - 31 Ocak 2018
- Kadının Varoluş Meselesi: Virginia Woolf ve Kendine Ait Bir Oda - 22 Kasım 2017
- Sürreal Edebiyatın Kalbi Boris Vian - 16 Ekim 2017
- Haydi Abbas, Vakit Tamam: Orhan Veli, Cahit Sıtkı, Kemal Tahir - 6 Ağustos 2017
Bilinçaltımızdaki düşünceleri, yaşanmışlıkları ve hayal gücünü sentezlediğimizde sürrealizm edebiyata dokunur ve kendine has olan o güzelliği ortaya çıkar. Kimi yazar için gerçeklik ön plandadır, belli bir kurgu yapılır ve yaşamdan kesitler anlatılmaya çalışılır. Ancak sürrealist yazarlara göre yaşanmış olanı yazmak değil de yaşanılana farklı bir pencereden bakmak, objeleri hiç olmayan şekliyle tasvir edip kelimelere mana yüklemek önce gelir.
Fransız yazar Boris Vian’ın hem kurgu yeteneği hem de anlatımdaki özgünlüğü, sürrealizmin edebiyatta ne kadar etkin olabileceğini göstermektedir. Hiç olmayan şeylerin gerçekçiliğini sorgulatır ya da yaşanılan olayların aslında hiç olmayabileceğini düşündürür. Bu düşüncenin temelinde, Vian’ın insanların kelimelere ya da objelere verdiği değeri yıkmak istediği de söylenebilir. Belli bir sınır olmadan, düşüncelerini özgürce ifade ederek bambaşka anlamlar ortaya çıkarır Boris Vian. Kullandığı kelimelerle pamuk yığınında dans eder gibi dans etmiştir adeta. Günlerin Köpüğü’nde Jean Paul Sartre ve Simone de Beauvoir’dan “Jean-Sol Partre” ve “Bovouard Düşesi” olarak bahsetmesi, insanların farelerle anlaşması, diş macununun hareket etmesi ya da Yürek Söken’de nalbant kelimesini nallı bant şeklinde kullanması…
Boris Vian eserlerinde asla tek düze bir olay kurgulanmaz. Bazen mavi sabun yiyen çocuklar uçar, bazen sevgilinin yüreğinde gittikçe büyüyerek ölüme sebep olan bir nilüfer yeşerir, birden fazla olay aynı kurguda yer edinir ve ana karakterlere bağlı kalınmaz. Ancak bunların yanı sıra toplumsal olayları da kendi tarzı ile ele alır yazar. Mezarlarınıza Tüküreceğim eserinde siyahilere karşı -ne yazık ki- hâlâ var olan ırkçılık en gerçekçi şekli ile anlatılır. Öyle ki bu roman yasaklanmış ve uzun bir süre yayımlanmamıştır. Sebebi ise “aşırı gerçekçi” olmasıdır. Kitaptaki ahlaki yargı en ince detayına kadar anlatılmış hatta sürrealizm etkisi ile vahşileştirilmiştir. Okuyucuda, gözlerini kapatarak olayın şokunu atlatma isteği uyandırması da anlatımının ne kadar iyi olduğunu göstermektedir.
Toplumu sadece belirgin olaylarla değil günlük yaşantı ile de eleştiren Boris Vian kendine özgü anlatımı ile düşüncelerini eserlerine serpiştirmiştir. Yaşlı insanların zevk için satıldığı panayırların kurulması, küçük çocukların ve kadınların maruz kaldığı cinsel istismar durumları da eserleri içerisinde yer almış, bunları, okudukça anlamamızı sağlamıştır. “Kitaplar çok pahalı ve bütün bunlar da bunun için bir neden; insanların iyi bir edebiyat eserini satın almayı dert etmediklerinin kanıtı bu; üzerinde konuşulan ve kitap kulüplerince önerilmiş bir kitabı okumuş olmayı istiyorlar. Kitabın içeriğine aldırış ettikleri yok.” (Mezarlarınıza Tüküreceğim)
Vian, eserlerini sadece roman olarak bırakmamış, karakterlerini, yaşayışı ve zevklerinin etkisi ile geliştirmiştir. Duke Ellington’ın Chloe şarkısını, caz müziğe olan tutkusunu ve Sartre’a ilişkin düşüncelerini karakterleri ile özdeşleştirmiştir. Romanların yanı sıra oyun yazarlığı da yapmış ve birçok eseri sinemaya yansımıştır. Mezarlarınıza Tüküreceğim’e olan yasağın kalkması ile romanın filmi çekilmiş ve Vian da bu filmin galasında, küçüklükten beri sahip olduğu kalp rahatsızlığı sonucu vefat etmiştir. Ne yazık ki şu an “değeri ölümünden sonra anılan yazarlar” listesinde onun adı da yer almaktadır.
‘Tuhaf bir dünya görüşünüz var’
“ ‘Çocuklarım ve ben aynı şeyiz’ dedi Clementine. ‘Öylesine seviyorum ki onları!’
‘Tuhaf bir dünya görüşünüz var’ dedi Jacquemort.
‘Ben de sizin için aynı şeyi düşünüyorum. Görüşümün tuhaf bir yanı yok. Dünyam çocuklarımdır.’
‘Hayır, karıştırıyorsunuz,’ dedi Jacquemort. ‘Siz onların dünyası olmak istiyorsunuz. Bu anlamda, isteğiniz yıkıcıdır.’”
Yürek Söken’de geçen bu diyalog, Vian’ın eleştirilerinden aklımıza kazınan olarak kalmıştır.