
- Ekin Can Göksoy’un Kısa Filmi “Müşterek Dostumuz” İçin Sanatçılardan Destek - 8 Temmuz 2021
- Tom of Finland: Bastırılmış Arzu, Başarısız Erkeklik - 6 Haziran 2021
- Mimari Bir Bakış: Atatürk Evleri - 18 Mayıs 2021
- Tarık Akan’ı Beyazperdede Seyrettiğimiz Son Film: Deli Deli Olma (2009) - 9 Nisan 2021
- Buñuel Sinemasına Dair Yeni Bir Kitap: Luis Buñuel Sinemasında Ölüm ve Erotizm Birliği - 22 Kasım 2020
- Chris Killip’in Fotoğrafları: İşçiler, Yoksulluk, Endüstriyel Düşüş - 18 Ekim 2020
- Eğlenceli, Tüylü, İlham Verici: Karadağ Kedi Müzesi - 31 Ekim 2019
- 38. İstanbul Film Festivali’nden Belgesel Önerileri - 8 Nisan 2019
- Bir Dijital Manipülatör: K. Cem Çelik - 15 Aralık 2018
- Netflix Türkiye’de İzleyebileceğiniz Birbirinden Orijinal 7 Anime - 2 Aralık 2018
Yeditepe Üniversitesi Kültürel Antropoloji Bölümü’nde yaptığı yüksek lisans tezi çalışması için Selcen Küçüküstel Moğolistan’a gider ve Dukha Halkı ile iki ay yaşar. Moğolistan’ın kuzeyindeki taygada, ulaşılması güç bir yerde yaşayan Dukhalar, ren geyiği yetiştiricisi olarak da tanınırlar. Doğaya şefkatli yaklaşımları, toplayıcılık ve avcılık yaparak beslenmeleri, kadın erkek eşitliğine inanmaları, suya saygı duyup onu kirletmemeleri, bu sayfaya sığdırabildiğimiz ayrıksı özelliklerinden.
Göçer Dukha Türklerinin yaşantısını, doğa ile kurdukları ilişkiyi fotoğraflarıyla ölümsüzleştiren Selcen Küçüküstel, Atlas Dergisi’ndeki yazısında bu özgür halktan şöyle bahseder: “Dukhaların kampına ulaşmak, iki günü at üstünde olmak üzere neredeyse beş günümüzü aldı. Kamplarına vardığımızda gözlerime inanamadım, gerçekten de inanılmaz güzellikte bir yere varmıştık. Attan iner inmez ilk hissim, burada uzun süre kalmak istediğim oldu. Orada iki ay boyunca bir ailenin yanında kaldım. Dil konusunda yardımcı olmak için Moğol antropoloji öğrencisi Ariuntamir de benimle gelmişti. Ancak ilk başlarda anlamakta zorlandığım Dukha dilini iki ayda orta düzeyde konuşur hale geldim, çünkü Türkiye Türkçesi ile birçok ortak kelime var ve dilbilgisi neredeyse aynı. Binlerce kilometre uzaktaki insanlarla ortak bir dili konuşabiliyor olmak ve hayatlarını bir süre paylaşmak benim için unutulmaz bir deneyimdi. Araştırmama hâlâ devam ediyorum ve tekrar yanlarına gitmenin hayallerini kuruyorum.”[1]
İşte Küçüküstel’in kadrajından Dukhalar:
[1] Atlas Dergisi, Kasım 2012/Sayı:236, https://www.atlasdergisi.com/gundem/mogolistan-dukhalarla-iki-ay.html, (ET: 12.03.2018)