
- Trump ve Joker’in Politik Paralelliğinde Anti-Kahramanlık Kronolojisi - 12 Ocak 2025
- Sinemada Nükleer Manyetik Rezonans: R.M.N., Romanya ve Sağ Popülizm - 22 Ocak 2023
- Deve, Cüce, Dev: Üç Belgeselde Finansal Krizler ve Sosyoekonomi Görüngüsü - 16 Ocak 2022
- Hırsız ve Ressam (2020): Hırsızı Anlamalı Mıyız? - 3 Ocak 2022
- Artırılmış Kültürel Gerçeklik: Çizgi Filmlerin ve Animasyonların Kültürel İşlevi - 17 Nisan 2021
- Renkli Sinema Döneminin Renksiz Şaheserleri - 11 Aralık 2020
- Ferit Karol ile Kumbara (2020) Filmi ve Bir Söyleşinin Ötesi: “Siz Geniş Zamanlar Umuyordunuz” - 28 Ekim 2020
- Timurtaş Onan ile Şehirlerde Kaybolmak - 10 Ağustos 2020
- Karl Talip Kara ile Söyleşi: “Kralların Tercihidir Yağlı Boya” - 28 Nisan 2020
- Ver Parayı: Memur Olma Amir Ol - 14 Mart 2020
Sunay Akın’ın anlatımıyla öğrendiğimiz bir hadisede, Darphane’de müdürlük vazifesinde olan Cemalettin Seber adında bir zattan bahsedilir. Olay, Seber’in görevi icabı bütün yolsuzlukları tespit edip rapor ederek tüm bu raporları Ankara’ya göndermesinden dolayı mükafat beklemesi fakat aksine dönemin bakanının kendisini teftişe çıkagelmesi ile vuku bulur. Karşılama esnasında bakan, zat-ı muhteremin elini dahi sıkmaz. Darphane koridorlarında teftişi boyunca gezerken tek sorduğu “Bu kapının arkasında ne var?” sorusudur. Seber’in kendisiyle muhatap olunmaması tüm bu vaziyetin üstüne eklenince, bakanın binadan çıkışı esnasında dayanamayıp ona şu sözleri yöneltir:
C.S: “Bir kapı var ki, onu size hiç açmayacağız!”
Bakan: “Hangi kapı, ne kapısı?”
C.S: “Gönlümüzün kapısı!”
Ve müdür Cemalettin Seber “devlet kapısı”ndan uzaklaştırılır. O, artık yarı zamanlı Cemalettin Seber’likten, tam zamanlı bir Cemal Süreya’ya dönüşür. Bize ise Cemal Süreya’nın zincirini boşa düşürüp araladığı şiirin kapısından içeriye bakmak kalır.
Bu ilhamla sizlere kendi çekmiş olduğum fotoğraflarımdan ufak da olsa bir kapı önü hikâyesi sunuyorum.