
- Mahallenin Romanı: Yeditepe İstanbul - 10 Temmuz 2018
- 68. Berlin Uluslararası Film Festivali İzlenimleri: Dovlatov ve The Prayer - 24 Şubat 2018
- 68. Berlin Uluslararası Film Festivali İzlenimleri: L’animale (2018) - 24 Şubat 2018
- 68. Berlin Uluslararası Film Festivali İzlenimleri: Eva (2018) - 19 Şubat 2018
- 68. Berlin Uluslararası Film Festivali İzlenimleri: Las herederas (2018) - 18 Şubat 2018
Paraguaylı yönetmen Marcelo Martinessi’nin yazıp yönettiği ilk uzun metrajlı filmi Las herederas (The Heiresses, 2018), uzun yıllar birlikte yaşayan iki kadın üzerinden finansal anlamda direnme derdini, geç de olsa evden dışarıda süren bir hayatın olduğunu fark etmeyi ve Paraguay’ın elit ve alt tabakasının portresini, hikâyesinde hemen her duyguya yer vererek, sadece kadın oyunculardan oluşan kadrosuyla başarılı bir şekilde çiziyor. Chela (Ana Brun) ve Chiquita (Margarita Irún) orta yaşlarında, birlikte yaşayan iki kadın olarak filmde karşımıza çıkıyorlar. Hem birbirleriyle hem de dışarıdaki insanlarla olan ilişkilerinde genel anlamda Chiquita’nın baskın olması göze çarpan ilk detaylar arasında yer alsa da, bu durumun Chiquita’nın baskınlığından çok Chela’nın kendini bastıran bir karakter olmasıyla ilgili oluğu anlaşılıyor. Yönetmen Martinessi, karakter yaratımı motivasyonlarının kuvveti açısından bu işi ustalıkla kotarabilen bir yazar olduğunu da incelikli bir şekilde gösteriyor.
İkilinin içinde bulundukları finansal çöküş, onları Chela’nın mirasçısı olduğu ve birlikte oturdukları eve ait pahada değerli eşyaları satmaya itiyor. Fakat Chela arafta ve daha kendi kabuğunda yaşayan biri olduğu için satış işleri de Chiquita’nın sorumluluğu altına giriyor. Bu bağlamda iki kadının, araya erkek figürü dahi girmeden hayatın üstesinden gelmeye çalışmaları, filme ve anlatmak istediği hikâyeye olduğu yerde güç katıyor. Borçlar yüzünden hapse girmek zorunda kalan Chiquita’nın yokluğunda ikisinin birlikte yaşadığı hayatı şimdi tek başına öğrenmeye çalışan Chela, tabiri caizse sudan çıkmış balığa dönüyor. Kendini birden günlerini briç oynayarak geçiren Paraguay’ın elit yaşlı kadınlarına şoförlük yaparken buluyor. Bulunduğu yerde kendinden yaşça daha genç, hikâyenin antagonisti Angy (Ana Ivanova) ile tanışması, Chela’nın yaşam ve fikir seyrini etkileyip değiştiriyor. Belki de uzun yıllar yaşamadığı heyecan duygusunu yoğun şekilde hisseden Chela, kendinde görmediği yönlerini keşfedeceği bir yola giriyor.
Cezaevindeki insanların durumunun ve içeride işleyen hiyerarşinin anlatısı ile zengin ve elit kesimin sefa içindeki yaşantısının ortasında kalmış olan Chela ve Chiuqita’nın hikâyesini izlediğimiz Las herederas, Martinessi’nin yönetimi, neşesi bol diyalogları, Luis Arteaga’nın sinematografisiyle birleştiğinde, salondan çıkınca da akılda kalacak bir filme dönüşüyor.